27 Ağustos 2012 Pazartesi

aşk üzerine gereksiz bir sohbet

galiba sadece soyut dediğimizde yanılgıya düştüğümüz hayatımızın tuzak sorusu çoktan seçmeli , tek cevaplı inanılmaz sınavlarından biri diyebilirim. aşk , söylerken bile durmadan size bir şeyleri hatırlatan , birilerini yansıtan o eşsiz kelime... bir alıntıyı kafamda derleyerek , kendime göre yorumlayarak devam etmek istiyorum... aslında alıntı değil de bana hissettirdikleri desem daha doğru olur , beni düşünmeye ittiği şey?

durmadan dışarı çıkar ve onu ararız... kimi , neyi? bize ne hissettirmesini isteriz? yahut ne istediğimizi biliyor muyuz? etrafımda aşka inanmayan, aşkı kötüleyen ve beceremeyip aşk yok , ya da bu mu lan aşk diyen o kadar çok insan var ki... ama ben bu olmayan ilişki çöplerimize demek ki aşk değilmiş ki geride kalmış demek istiyorum ...suçu aşka atmak bence ibnelik olur. bence herkesin kafasında bir aşk var. bir tanım ve hatları belli bir hayatının aşkı portresi... hepimiz okulda , bahçede , nette , sokakta , hatta sözlükte onu arıyoruz... ve tanışcağımız günü bekliyoruz demek hata... en büyük hata bu belkide... kafamızda o belli , biz ona en yakını arıyoruz zaten... yani zaten tanıyoruz hayatımızın aşkını.. o zaman topluyorum son olarak..

insanlar bir gün hayatlarının aşklarıyla dışarıda bir yerde tanışmazlar... insanlar zaten tanıdıkları aşklarıyla bir zamanda bir gün bir şekilde karşılaşırlar...


eren akgül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder