31 Ağustos 2012 Cuma

koşardık biz

biz koşardık bir de. hem de öyle koşardık ki, kimse yakalayamazdı hüzünlerimizi. öyle çocuktuk. otursak ağlasak bir tokatta annemizden yerdik. yanımızda yürüyen gölgeler gibiydi, sayfa sayfa geçmişimiz. biz dursak br çeşme kenarında o bir sigara yakardı. üflerken yaşanmış dumanı, kafasını eğip ateşine bakardı yanan sigaranın. sanat gibi dururdu.

sonra biz bir de koşardık. şehir silinirdi, bulanık bulanık yanımızdan akardı. belki denize bağlanırdı, belki bağlanmaz. düşünmezdik etraflıca.çocuktuk işte, elma şekeri hala kırmızıydı, bize. başka nasıl anlatılır? 3 top dondurmaydı hayat. birini beğenmezdik şüphesiz. ve çok susatırdı, o yıllarda. sen küçük bir nedime olurdun, biz iğde toplardık gömleklerimize. altımızda kontrapedal bir bisiklet...

sonra iner bisikletten biz bir koşardık. dudakların hala pembe, abartısız, kırmızısız. aklımda yer ederdi. aklımda küçüktü hani. şimdiki gibi düşünemezdim herşeyi. ne zaman düşsen aklıma,durup nefes nefese kalmış numarası yapardım. gölgem durur bir sigara yakardı. dizlerini karnına çekip dumanın ağzından çıkışını izlerdi. çocuktuk bir de. çocukluk erik ağacından erik toplamak, o yıllarda. düşenleri yemeye başladığında büyürsün derdi köyün delisi. üşengeç insanlar oluvermektir derdi. sevmezdim deliyi. hepimizden daha akıllı olmasını kıskanırdım. hepimizden daha iyi yaşamasından belkide. durup dururken ağlayabilmesi ve acımasızca gülüşü. o içten gülüşü... gülüşü çıtır çıtır kağıt helva. dondurması bayram pantolonuna damlıyor...

biz koşardık işte. durmamak aklımıza gelmedi. bir gün düşünceli yürüyenler olduk. elimizde erikler, biraz da yerde. azını kuşlar dişlemiş. üşengeçleşiverdik. elma şekeri, elmaymış az da reçel. o kadar da kırmızı değilmiş işte... büyüdüm, her santimimden utanarak.

eren akgül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder