25 Ağustos 2012 Cumartesi

jurnal kısa film ve üstüne karalamalar



birbirine sessizce dokunan hayatlar... birbirinden bağımsız ve kesişen yollar, bu zaten hayatı basitçe tarif etmek aslında. görünmez iplerle bağlıyız birbirimize. bir gülümseme otobüste, hiç tanımasan bile, gevşetir kaslarını, istemsiz sırıtırken bulursun kendini. hiç üzgün birini farkedip düşünmediniz mi, ne hissettiğini? ya da bazen yaşadığınız benzer bir ana gidivermediniz mi? gider insan. belki de gitmeye bu kadar aç olduğu için. belki de hiç gidemediğimiz için. istemez mi insan geri dönüşü olmayan bir yolculuk? cam kenarı, ne tam önde olmalı ne en arka. mümkünse sağda gitmeli insan.  izlemeli akarken pencereden gidemeyenlerin kurduğu hayatı. belki beş saniyeliğine gurur duymalı hatta. 

sessizce değer omuzlarımız diğer insanlarla. öpüşmeye utanırız elbet. ama aynı havayı alır veririz şüphesiz. nefes ise hayatın bir başka tanımı. hayatlar alırız dudaklarımızdan ta içimize ve kendimizinkiyle karıştırır geri veririz. bir biyoloji öğretmeni söylemişti bunu belki birden fazla, farketmez. kalır insanın içinde hep bir hava. biraz kalmalı zaten. tutunacak kadar en azından.

her hayat geçer o otobüste bir yer bulur kendine. bir fahişeyle bir bakire aynı koltuğu paylaşır. kalçaları değer biraz biraz. kimse bilmeden sever veya nefret eder o vasıtada. herkes, her yüze bazı hayatlar yerleştirir. yürütür onları, konuşturur onları hatta seviştirir onları hayalinde. aynı havayı solurlar işte. belki de bu yüzden vardır pencereler, camlar. o kadar karışsın istemez büyük adamlar, yöneticiler. o kadar karışsın istemezler hayatlar, birbiri içine. o yüzden kışın daha kasvetlidir otobüs insanları. çöker onca yaşanmışlık ciğerlerinden, sol yanlarına. açıldı mı yazın camlar, neşelenir insanlar. hafiflerler atınca onca anıyı omuzlarından. ya yaşlılar? açtırmazlar kimseye o camları. kireçlenmiş omuzdan ya da hastalıktan değil! hep öyle söylerler ama inanın bana değil. yaklaştıkça sona, daha fazla dokunmak isterler, daha fazla tutunmak. gitmesin, isterler o hayatlar. sarılıp uyuklamak gibisi var mı? 

birbirine sessizce dokunur hayatlar.sessizce ayrılırlar yandımı "duracak" yazısı. en az kelimeyle olur terketmeler o otobüste. o yüzdendir uyuma numaraları, o yüzdendir okunan kitaplar. daha fazla dokunuştan korkar insanoğlu, korkarız işte. 

eren akgül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder