Öyle özel biri değilim ben, orası kesin. Sıradan fikirlere sahip, sıradan bir adamım ve sıradan bir yaşam sürdüm. Bana ithaf edilmiş bir anıt falan yok ortada ve yakın zamanda ismim de hafızalardan silinecek ama yine de tüm ruhum ve kalbimle sevdim bir başkasını ve bu kadarı benim için her zaman yeterliydi...
17 Ekim 2014 Cuma
selim
Kendi içimde bölünmüş,şiirsiz bir adamdı selim. En sinirlendiği şey ganyan kuponunun yatmasıydı herhalde. Herhalde diyorum çok konuşmazdı işte Selim ama 49.902 lira vermişti o koşu. Kendi bölünmüşlüğüne kızar, hükümete sarardı.
Kendi kendini dinleyemeyecek kadar yoğundu işi bir de... En sevdiği şey komedi dans üçlüsü'ydü .Bunu hiç ifade etmedi ama sürekli oradan duyduğu espirileri yapardı.Ha bir de Leyla vardı tabii. Mahalleden geçerken mutlak bakardı camına. Aklından çevikti gözleri, saniyenin onda biri sürede yerde bizim Selim'in gözleri.
Bir gün bir haber aldık. "Sağ-sol meselesi" dedi berber Hayrettin amca. Ekledi gözlüğünün altından arkasına. "Selim'i almışlar" Kimse sormadı sağ'dan mı soldan'mı diye. Merak dahi etmediler. Belki Leyla biraz şaşırdı ama o da sormadı. Şiirsiz bir adamdı Selim. En büyük derdi 1. gelemeyen, Hüsran. O da attı nihayetinde ama kimse sormadı. Çok vururum demişliği vardır elbet kahve köşelerinde ama hiç silahı olmamıştı. Bilmem belki vakti olsa bir örgüte girerdi. Bilmem biraz aklı olsa bir kalın kitap okurdu en solundan. Velhasıl hiçti Selim, hiçliğe gitti. Kimse sormadı sağ dan mı yoksa soldan mı gitti ...
eren akgül
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)