12 Ağustos 2012 Pazar

kelebek etkisi


bir başka kıtada bir yaprak bırakır kendini rüzgara ve düşer kilometrelerce ötede karanlık patikaya. çıtırtısı ta burdan duyulur, aşikar! rüzgar ses çıkarmaz uzun uzadıya köyler gezen, elektrik kablolarında ama saçları uçuşur orası ayrı. güneş biraz akşamdan kalma, güneş biraz sıcaktır şimdi buralarda. doğudan-batıya hüzünlü bir sırt çeviriş. batmak sözcüğü alalade bir seçimdir isimlendirme adına. durmaz güneş ve batmaz esasında, coğrafya kitabımda altı çizili bir cümleden hatırlıyorum bunu. sadece terkeder ve karanlıkta bırakır sizi. işte altını bu yüzden çizmiştir esasında yazar, aşikar. sonra döner gelir tabii, her gelme sıcak bir başlangıçtır orası ayrı. gidecektir bilirsiniz. aslında küçükken karanlıktan bu yüzden korkarsınız. bir terkediliş üzerine kuruludur hayat anlamamak için isimleriyle oynarsınız. politik bir oyundur bu zeki, yetişkin adamlar arasında oynanan. bir başka kıtada bir yıldız kayar, hiç gerçekleşmeyecek dilekler dilenir. tatlı laflar da edilir üzerine, aşikar! izi kalır ta burada. elinizi kaldırır üzerinde gezdirirsiniz parmağınızı, gökyüzünde. tırnaklarınızı metale sürter gibi irkilirsiniz, bir yakomaz arayışı başlar durgun denizde... bu da sonrasıdır. sonralar en çok kelime dağarcığının kısıtlı olduğu anlarda kullanılır. sahte okey de denir buna taşlı bir oyun türünde. yıldız kayması diye birşey de yoktur esasında. göktaşlarının dünya'nın çekim alanına girmesinden ve sürtünme ile ısınmasından çıkardığı ışıktır bu. o kadar bilimsel gelir ki bu aşıklara, göktaşını yıldız yaparlar, bilimi melankoli. bir başka kıtada bir kadın oturur şimdi, kolunu kaldırsa bulutlar yön değiştirir. her nefesinde gedikler açılır adeta. ve sonra burada dolunay vardır. biraz yıldız da vardır elbet. mezesi bol bir masaya benzetirdim bunu lisede. etrafında bulutlar dolanır ayrıca. sen oturur izlersin, bulutlardan şekiller uydurursun. her adımında kadının, yeni bir senaryo oluşur gecene. kapalı gişe ve açık bir şişe ile seyredersin. uzak bir diyarda gözler kapanır sonra. kirpiklerin teni kamçılaması yankılanır ta burda. bir çiçek yaprağını kaybeder. eski çam ağacı elinden kozalaklarını düşürür. eski plak durur, haylaz çocuk uyur. necmi amca kalp krizi geçirir, biraderi sabah ezanına doğrulur. boşalır sonra bir çift aynı anda, ismini bilmedikleri bir çiçeğin deseniyle bezenmiş o çarşafın üstünde. kirpikler yankılanır ve yankılanır tekrar tekrar. sigaralar, doğudan- batıya kül tablasına uzanır; güneş misali. ve sonra... "sonra" en çok kelime dağarcığının kısıtlı olduğu zamanlarda kullanılır...

                                                                                                                                                                       eren akgül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder