13 Ağustos 2013 Salı

bir şey söyle, naber de mesela.

"...onun savunma yöntemi benim ona yaklaşma isteğimden daha etkiliydi." demişti stefan zweig. 

Ben de demiştim elbet. O daha güzel süslemişti. Biz de hep bir delikanlılık yaştan. Anlatmak istediklerimizi gururla yoğurmalar. Oysa şimdi anlıyorum gurur kaybederken kıvamını bulurmuş. Neredesin acaba şimdi?

Kim derdi ki jolene'i yıllar sonra bir kız çocuğu çıkacak ve hepsinden daha güzel söylecek diye. Sen duysan güler geçerdin. Terbiyen olmasa ah olmasa çekerdin siktiri... Biliyorum yapardın. Herkes kadar terbiyesizliklerimiz vardı gerçi. Belin normal hayattakinden fazla kıvrılırdı geceleri ve kalbin garip atardı. Kalbini çevreleyen göğüslerin vardı bir de. İyice konudan kopartıyorsun beni ama ah o salınışların...

-Aşık bir sigara yakar. Kadın gider. Perde kapanmaz. Bir duble acılık kalsın diye herhalde, ağızlarda)

Hem neredesin sen şimdi? Bir çay koysan da öyle konuşsak yani. 1 kahvenin 40 yıl hatrı yok mu bu yüzyılda? Üçü bir aradalar sayılmıyor mu yoksa bakkal amca? Kampanyası mı bitti, sus... Kaldıramam bu kadarını. Çocuk gibi üzülüyorum. Dondurmasını yere atmış bir çocuğum, kaldırıma ayrı dondurmacıya ayrı sövüyorum. Dondurma olabildiğince beyaz omuzlarında biraz kakao. Seni düşündükçe şimdi boğazım ağrır geceleri.

Allah aşkına neredesin, kiminlesin. Bak soru işaretini de bıraktım. Yemişim diz üstü etekleriyle, edebiyat hocalarını. Ne kadar ünlemli seviyorum ben. Daha kaç nokta koymalıyım pişman olduğumu anlatabilmem için. Her ergen kadar 3 nokta var işte ceplerimde. Dünya'da demişsin son şiirinde. Başka insan kalmasa, yalnız öleceğimi bilsem, öznelerde sen olmazsın.Böyle cümleler için yaşlıyım ben. Yaşlılık, yaşanmışlık anlamına gelir bazı köylerde. Unutma bunu. 

Çünkü unutmak felsefede anlamsız bir sözcüktür. Kimse unutmaz der freud. Karalar. Karaladıkca, akılda kalır. Her darbe unutamama sokağında bir sanatlı dönemeçtir. 

Evet ve geyik biter. Neredesin. Sözüm söz. Soru işareti yok. Ama bir ses ver. Sevmiyorum de mesela. Olumsuzluk da diyaloğun gereksinimlerinden. Beni duyuyorsan parmağını oynat. Göz kırp. Yaşadığını aptal makinelere ispat ettirmene gerek yok. Çağ bilişim çağı, eyvallah. Ama aşk da bu kadar tıbbiyeye lüzum yok. Kahkaha at. Kahkaha da kabulümüz. Ölçüsü dört-dörtlük olsun. Dalga geç. Hakaret et. Küfret ki sesin gür çıksın misal. Gür çıksın ki daha iyi duyayım seni. Hatıralara ihtiyacım var, sesine ihtiyacım var. Ay ben utanırım diyorsan tahtaya dön de söyle şarkını. Çocuksuluk da kabulümüz...

eren akgül




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder