12 Mart 2014 Çarşamba

kendine gel

Gündem bir çocuğu uğurluyor bugün. Kim olduğu nerede olduğu esasında hiç farketmez. İsmi rabia, Berkin , Hüseyin, Sait hiç farketmez. Rengi beyaz, siyah hiç farketmez. Dili, dini, ırkı ... Filistin’de, Mısır’da, Suriye’de, Türkiye’de, ayda ya da marsta hiç farketmez. Çocuk , çocuktur. 15 yaşında fikirleri gelişmemiş sade salt hayalden ibaret bir çocuktur o. Bir çocuk için terörist o, ne işi varmış demek bizim gibi bir millete yakışmaz. Yada bana yakışmaz en azından. Karşı koy ve haksız çıkar mantığı ölümde işe yaramaz. Ölümün tarafı olmaz.
Dün Kayseri'den polislerimiz şehit oldu. Her ölüm gibi onlarınki de gereksiz ve erken. Nasıl üzülmeyiz. Biz değil miydik onlar için yürüyen? Biz değil miydik politik sebepler için yerleri değiştiğinde bağıran, işleri ellerinden alındığında bağıran, bize vurduklarında bağıran? Onlar öldüğünde yine onlar için bağıran. Hangi ölüme üzülmez insan? Ölümün tarafı olmaz dostlarım.
Gezicileri sevmeyebiliriz ama çocukları sevmemek insanlığın temellerine aykırıdır. Polislere kızgın olabiliriz ama onların zamansız ölümlerine sevinmek bize yakışmaz. Bu iktidar bizi insanlıktan çıkardı deyip suçlu arayamayız. Biz kötülüklere kötülükle cevap vereceksek ılımlı olamayacaksak, güç birgün bizden yana olduğunda bu hırslara yenik düşüp onlar gibi olmak istemeyiz. İktidarlar değişir, rüzgarlar kesilir, fırtınalar kopar insanlık baki kalır. Kalmak zorundadır. Bir arada yaşayıp ortak paydalar bulmalı ve onlara sarılmalıyız. Aynı mahallede ölüm olduğunda düğün ertelenir. Bu basit bir nezaket kuralıdır. Adalet kitaplarında yazmaz, meclisin gündeminde yazmaz. Bir çocuk ölürken geçip klavye başına “piçini niye getiriyorsun?” , “ne işi vardı orada” diyemezsin. Senin kanından , vatanından, insanlığından şüphe eder ve o çocuktan çok sana üzülürüm işte o zaman. Bu çünkü şunu tetikler. Senin çocuğunun başına bir iş geldiğinde berkin gibi ailelerin, kin tutmasına, taraf olunmasına, bölünmeye ve fanatikliğe. Fanatikliğin bugüne kadar 4 büyük takım ve 4 büyük parti dışında kimseye faydası olmamıştır. En fazla amcaoğluna iş bulursun, biraz kömür, evinin önüne beleş bir duvar çektirirsin, biraz paran varsa, biraz daha kazanırsın, bu da ödül kemiğinden farksızdır. Vicdanın hep ensende yaşamaya devam edersin.
Benim istediğim ve benden duymaya alıştığınız şey şu!
Elinizi vicdanınıza koyun ve şunu deyin, Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı çok seviyorum. Ama bu yaptığı yanlıştı, bu hırsızlıktı, bu ölüme böyle cevap verilmez. Ben Bahçeli’yi çok seviyorum ama keşke şöyle demeseydi. Ben Kılıçdaroğlu’nu seviyorum ama şu dediği kabul edilemez. Kimi severseniz sevin yanlışlarını görecek kadar objektif olun. Babalarımızı da çok severiz ama bazen hatalarını da görürüz. Burada farkındalık hepimize yetecek kadar insani bir adım. Birbirimize saldırıp, iyi olmuş demek yakışıksız, ergenvari hareketlerden başka bir şey değil. Ölümün tarafı olmaz. Hepsi insan, hepsi bizim. Kendine gel Türkiye!

Eren AKGÜL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder